ÇOCUKLARDA DUYGU PAYLAŞIMI

ÇOCUKLARIMIZIN YAŞADIKLARINI VEYA HİSSETİKLERİNİ BİZİMLE PAYLAŞABİLMELERİ İÇİN NELERE DİKKAT ETMELİYİZ?

Çocukların ailesi ile olan iletişimi aynı zamanda hayat ile olan iletişimi demektir. Ebeveyn-çocuk arasındaki iletişim anne karnında başlamaktadır. Ebeveynlerin çocuklarıyla kurdukları sağlıklı iletişim yarının yatırımıdır. Çocukların duygularını ve yaşadıklarını paylaşabilmeleri için öncellikle ebeveynlerin iyi bir dinleyici olması gerekmektedir. Ebeveynin başka bir işi olmaması, yorgun olmaması ve etkili dinleme kapasitesinin olması gerekmektedir. Ebeveynlerin buna hazır hissettiği zaman diliminde göz hizasına gelerek, sözünü kesmeden tüm odaklarını vererek dinlemeleri gerekmektedir. Özenle dinlenildiğinden emin olan ve söz hakkı verilen çocuk Kendini daha rahat ifade eder ve değerli hisseder.

Çocuğunuzu dinlerken içerik yansıtması ya da duygu yansıtması yapabilirsiniz. Örneğin; “arkadaşım benimle oyuncağını paylaşmıyor ve benim oyunumu bozuyor” dediğinde “arkadaşının oyunun bozmasını istemiyorsun ve bu durum seni üzmüş” şeklinde cevap verebilirsiniz. Bu çocuklarda anlaşıldığını hissetmesini sağlayacaktır. Bu sayede hissettiği duyguları tanımlamasına ve duygularını regüle etmesini sağlayacaktır.

ÇOCUKLARIMIZ OKULUN İLK ZAMANLARI TEMEL DUYGULARINI NEDEN PAYLAŞMAK İSTEMEZLER?

Çocuklar duygu ve düşüncelerinin kabul görüldüğünü hissetmeye ihtiyaç duyarlar. Çocuğunuzun söyledikleri bazen hoşunuza gitmese de yargılayıcı ve suçlayıcı bir tutumdan ziyade onu anladığınızı belirterek her zaman koşulsuz sevileceğini hissetmeye ihtiyaç duyarlar. Böylece çocuğunuz bir yanlış bile yapsa bunu sizinle paylaşmaktan çekinmeyecektir. Eğer doğru olmayan bir tutumu olduğunu düşünüyorsanız nedenlerini açıklayarak çocuğunuza net sınırlarınızı koyabilirsiniz.

Sen dili değil ben dili kullanmanız daha sağlıklı olacaktır. “Sen bunu yapmamışsın” ya da “Sen oyuncağını atıp, kırmışsın” gibi cümleler çocuğu suçlayıcı ifadelerdir. Bunun yerine “Ben oyuncağının kırılmasına üzüldüm” ya da “Oyuncağını attığını gördüm ve bu durum beni üzüyor” diyebilirsiniz. Ben dilini kullanmak çocuklarda empati kurmalarını sağlarken çözüme daha rahat götürecektir. Örneğin ekmeği yere atan bir çocuğun sadece nimet olduğu için atılmaması gerektiğini düşünmesi yerine ben dili kullanmak ve açıklamak onun buğdayı yetiştiren çiftçiden onu satan fırına ve ebeveynine kadar anlamasını ve değer vermesini sağlar. Suçlayıcı ifadelere maruz kalmayan çocuk kendisini daha kolay ifade eder.

Ebeveynler zaman zaman çocuklara nasihat verme eğiliminde olabilmektedir. Çocuklara uzun uzun nasihatlerden ziyade ebeveynlerin örnek oluşturmaları çok daha işlevsel olacaktır. Çocuk Ve ebeveyn arasında hoş sohbetlerin olması aralarındaki iletişimi daha güçlendirecektir.

ÇOCUKLARIMIZIN HİSSETİKLERİNİ PAYLAŞABİLMELERİ İÇİN NELER YAPABİLİRİZ?

Oyun çocukların cümleleri oyuncak ise kelimeleridir. Ebeveyn çocuk arasındaki iletişimi kuvvetlendirmek için oyunlardan yararlanabilirsiniz. Bu sayede aranızdaki iletişim güçlenmiş olur. Çocuğunuzun tamamen kendi kurduğu ve yönettiği oyunlar aranızdaki bağı kuvvetlendirmenizi sağlayacaktır. Bu süreçte yaşadığı olay ve duyguları oyuna dâhil edebilir. 

Büyük duygular için bir metafor geliştirebilirsiniz. Doğrudan olaylar hakkında konuşmak yerine, çocuğunuzun yaşadığı duyguyu ve iniş çıkışları anlamlandırabilmesi için metaforlardan faydalanabilirsiniz. Örneğin; asansör metaforunu kullanarak çocuğunuza duygu değişimlerini anlatabilirsiniz: "Hissettiklerimiz bir asansör gibi çalışır. Önce biraz yükselir çünkü yukarıda kullanılması gerekir. Bazen en üst kata kadar çıkar ancak sonra çağırdığında aşağıya geri döner. Duyguların da yaşadığın olaya göre yükselebilir ama sonra tekrar alçalacaktır".

Çocuğunuzdan o an bir karşılık alamazsanız bile cesaretiniz kırılmasın. Bu tür açıklamalar yapmaya devam ederek duygularını anlamasına destek olun.

Sen çocuk musun, şimdi seninle uğraşamayacağım, konuyu ne kadar çok abartıyorsun’ gibi çocuğun içine kapanmasına neden olacak ifadelerden uzak durmalısınız. Bu tarz konuşmalarda çocuğa verilen mesaj; duygunu bana söyleme, duygularını kendin hallet olarak anlaşılır. Bu tür karşı çıkmalara maruz kalan çocuk, bir noktadan sonra duygularının değersiz olduğunu düşünmeye başlar ve duygularını ifade edemez. Ve bu değersizlik hissi yaşa boyu devam eder.

Olumsuz durumlarda da çocuk üzüntüsünü yaşamalıdır. Çocuk duygularını ifade etmeli, aile çocuğu yargılamadan dinlemelidir. Aile olarak duruma birlikte çözüm yolları aranmalıdır. O zaman çocuk duygularının kabul edildiğini görür ve üzüntünün de doğal olduğunu anlar. Çocuklar hem olumlu duygularının hem de olumsuz duygularının yaşanması gerektiğinin doğal olduğunu öğrenmelidir. Bunu öğrenen çocuk kendisini her zaman değerli hissedecektir.


Size nasıl yardımcı olabiliriz?